Akarken günler
önümüzdeki ‘lenger’e, bir an; lengerin altının delik olduğunu izlerken buluruz
kendimizi… Akdıkça dolmaz o ‘lenger’ suyun boşa aktığını düşünürüz. Aslında ne
suyu kapatabilirsiniz, ne de zamanı durdurabilirsiniz… Çeşme mi uzak size?
Yoksa dizleriniz mi yara-bere içinde?...
Bu su hiç durmaz (mı?)
İşte onu
diyorum! Zaman da böyle akıp gidiyor avuçlarımızdan. Hiç durmayacağını tahayyül
ederken, bir gün o suyun bir daha akmayacağının da farkında olmak gerek. Ama
kötü haber şu; o su bir gün duracak! Sen ister hergününü zindana çevir,
istersen hergün mutlu geçsin ya da hiç birşey yapma farkemiyor. O su, birgün
akmayacak.
H2O
Su; iki hidrojen
ve bir oksijenden bir araya gelmektedir. O kısmı konuyla ilgili değil zaten.
Yaşam için gerekli olan ‘suya’ ölümde
bile ihtiyaç duyuluyor. Hayatımızın aslında ne kadar da önemli bir yerinde, ama
farkında değiliz… Öyle bir madde tahayyül edin ki; aktığı yerin rengini alıyor.
Gökyüzünün mavisini ya da çamurun rengini taşıyor akarken… Bir yerde hayat
verirken su, diğer yandan da boğabilir sizi. Hem yaşamı hem de ölümü nasıl da
taşıyor içinde değil mi?...
Suyu değil, hayatı tutmaya
çalış!
Madem akıyor ve
tutamayacağının farkındasın, tutma o zaman. Bırak aksın zaman da, su da… Senle
birlikte o suyun başında olanların kıymetini bil. Sarıl onlara sıkıca ve hiç
bırakma! Bil ki; zamanın kıymetini oluşturan ‘bileşenler’ o kişiler. O su boşa
akıyor diye üzülme, boşa akarken bile güzelliğe akıyordur… İsteseniz de,
istemeseniz de…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder