Eminim ki, bu cümleyi kurmak zorunda
kalan/kuran/duyan/duymak zorunda kalan/duymayı isteyen pek çok kişi olmuştur.
“Elimde değil ama…” diye başlayan her cümlenin yüklemi, karşıdakinin içini
acıtan bir kordan başka birşey olamaz. Bu cümleyi bazen kuran bazen ise işiten
bu duruma maruz kalabilir. Elinizdeki koru, başka birine savurmak için, önce
kendiniz yanmalısınız. Bu durum size nasıl acı vermesin ki?..
Ben buyum, değişmem
En büyük yanılgıdır; ben buyum değişmem/değişemem cümlesini
kurmak… Kimi bitmek üzere olan bir ilişkinin bitiş cümlelerini oluştururken,
kimi de hiç kabullenmek istemediği şeyleri üzerinden atmak için kullanılan
sözcüklerdir. Oysa değişir insan; daha önce de değişmez dediğin herşeyin bir
anda değiştiği gerçeğiyle yüzyüze gelince bunu anlamak daha kolaydır. Kimse 5
ya da 10 yıl önceki gibi değildir. Elinde olmasa da değişir, değişirken buna
başkaları da destek olur. Çünkü, hayatınıza giren/çıkan kişiler sizin bundan
sonraki hayatınızda nasıl bir role bürüneceğinizi belirleyebilir.
Pişman
olduğun zaman
Bu sözlerden sonraki süreçlerden biri de
pişmanlık dönemi olabilir. Ağzınızdan çıkan kelimelerin aslında geri dönüşü
olmadığı ve belki de söylemek istemediğiniz ama sinirle veya başka duyguların
size tetikçilik yaptırdığı gibi kurulan cümlelerin ağırlığı altında ezilmek,
pişmanlıktır. Pişmanlık ile pişmaniye karıştırılmamalıdır. Zaten pişmaniye
yeterince karışık bir tatlıdır. Sanırım pişmanlık duygusu da, kolay kolay
geçebilen birşey değildir. Belki de bu yüzden konuşmadan önce cümlelerimizi
iyice tartmak lazımdır, olamaz mı?..
Herşey
geçer (mi?)
Daha önce geçen ne varsa, bir önceki de
öyle geçecektir. Sezen Aksu’da öyle demedi mi? “Bu da geçer, neler neler
geçmedi ki?..” diye bu duyguya en iyi kılavuz olanlardan birisidir. Zaten asıl
zor olan süreç, geçerken ki zamandır. Yoksa geçecektir… Ama geçtikten sonra
sizden alıp kopardıklarını geri getirmek mümkün değildir. Mümkün olan geçene
kadar beklemektir. Birşey yapmak, direnmek ya da dirernmemek… Öylesine bırakmak
geçene kadar. Geçecek diye beklerken geçer, çünkü beklemesek de geçer. Zaman
geçtikçe herşey geçer. Geriye kalan ise biraz acıtır, o kadar. O birazın
derecesi ise görecelidir. Zor olan da o değil mi zaten?..
BU
ARADA;
Özdemir
Asaf şöyle demiş:
Sen kocaman
çöllerde bir kalabalık gibisin,
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder