Dönüp dolaşıp,
başladığınız noktaya vardığınız olmuştur. Olmayacak duadan tutun da,
tutulmayacak yeminlere kadar bütün Atasözlerini ve Deyimleri cümle içerisinde
kullanıp, bunların tümünden veya bazılarından ders çıkarıcı sonuçları da “yapılacaklar”
listesinde işaretledik mi? E hade o zaman biraz da bu listedeki diğer
başlıklara ilişelim.
Genellikle, tüm
genellemeleri reddet(me)
Yaşamımız boyunca
aldığımız birçok karar vardır. Hayatımızdan bazı şeyleri çıkarma, yeni şeylere
yelken açma, duyarsız kalmak, daha duyarlı olmak vesaire… Karar mekanizmasının
çalışmasında, içerisinde bulunduğumuz dönemin etkisi olduğu gibi, kişi veya
kişilerin de etkisi bulunabilir. Hayatınıma giren, çıkan, arada kalan, arada
kalmakta arada kalan veya orada hiç olmayan kişilerin, üzerimizdeki etkisi,
güneş kremsiz “dıngır sıcağın” altında kalmakla neredeyse aynıdır. Ancak, karar
verirken hiçbir genellemenin içinde bulunmama isteği genellemesi; çok genel bir
yanılgının yaptırım gücü olabilir.
Merhaba, yanıldığıma sevindim
Yanılmanın, aslında
sizi mutlu edeceği durumlar da olabileceğini hiç düşündünüz mü? Mesela, bir
karar aldınız ve “Bir daha ………….” diye başlayıp, sonundaki yüklemle hayatınızı
kısıtlamaya çalıştınız diyelim. Bu kararı yürürlüğe koyduktan sonra, yaşam
kaliteniz, seçimleriniz vs. daha iyi bir durumdaysa, bir nevi yanılmanın size
aldırdığı kararların bunda etkisi görmezden gelinebilir mi? O halde, yanılmak
da bize birşeyler katıyor diyebilir miyiz? Yaklaşık 3 yıl önce, belirli
yanılgıların beni içine ittiği bir fotoğraf sergisine hazırlanırken buldum
kendimi. “İlk” kişisel sergim olmasının öneminin yanında, yanılgıların güzel
şeyler olduğunu anladığım gerçeğine daha çok sevindiğimi söyleyebilirim.
İşte tam da bu
yanılgıların bana yazdırdığı birkaç satırlık yazıyı sizinle paylaşmak
istiyorum:
Henüz
tanışmamışken yanılgılarınla, derin bir nefes al hayata açılan kapının
eşiğinden... Farkında bile olmadan yoldasındır zaten ve hikayenin en heyecanlı
yeridir...
Az sonra
inkar edeceğini bilmediğin bazı gerçeklerle birlikte savrulursun rüzgar seni
nereye götürürse.
Karşılaşırken içini acıtan gerçeklerle, inkar
edeceğin yanılgıların hemen yanıbaşında yürüyordur senle...
...ve
şimdi, inkar ettiğin yanılgılarının farkındasın işte! Belki de henüz yolun
başındayken ya da az kalmışken ‘bitiş’ çizgisini göğüslemene.
Tüm
bunları düşünürken uzaklaştığını anlıyor ve çeviriyorsun başını yanılgılarını
kaybettiğin uçsuz bucaksız göğe...
...ve
tüm bu yaşadıklarının bir hata olduğunu kabul ediyor ya da reddediyorsundur...
Ancak halen yoldaysan eğer; yürümeye devam et ve hiç durma!.. (2012, Kasım,
Lefkoşa)
Fazla gurur, göze vurur
Ve sonra gördüğünüzü
sandığınız gerçeği, aslında gözardı ettiğinizi farkedersiniz. Yani, gururun “0”
ile çarpıldığı durumlarda, vazgeçmek ile direnmek arasında karar almak; hiç
kolay birşey değildir. Sonunda, tekrardan yanılmak da mümkün. Zaten, yıllardır
yanılmanın tadını damağımızda bırakan şey de, bu gururu gözardı edip aldığımız
kararlar değil midir? Gurur falan hikaye arkadaşım, seviyorsan git konuş bence.
Zaten, ruh senin değil mi? Serbest bırak onu, dönerse yine senindir.
BU ARADA;
Edip Cansever’in “Yalnızlık Sensin” isimli şiirinin ufak
bir kısmını sizinle paylaşmak istiyorum.
Oyuluyorum şu masmavi
boşluğa,
Gölgesiz, kıpırtısız.
Yalnızlık sensin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder