Bana göre; bizim kuşağın en büyük şansıydı sokakta, kirin,
pasın, çamurun içinde oyun oynamak… Gecenin bir vaktine dek, koşmaktan terleyen
ve tabiri caizse ‘köpek leşine’ dönüşen üstümüz başımızla eve gelip, duşa
girmeden yatağa girememe ritüelleri… Şimdi neyim var, neyim yok ver deseler;
sırf bu anları bir kez tekrar yaşamak için verirdim. Hem de gözümü bile kırpmadan!
Kendinle ‘maytap geç’
Çocukken “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusuna “Pilot!” diye
tereddüt etmeden cevap veren çocuklardan biriydim ben de. Hatta şimdi,
esprisine de olsa kendime bu soruyu sordurup aynı cevabı veriyorum. ‘Maytap’
geçiyorum kendimle. Birçoğunuz yapıyor bunu belki de. Bir zamanlar ‘hayâl’ olan
herşeye el sallarken bugün; belki bir tutam tebessüm oluşsun diye yüzümüzde,
belki de üzerini örtmek için ‘gerçekleşmeyen hayâllerimizin’ geriye kalan cam
kırıklarına basmadan yürümeye çalışıyoruz. Gülerek, tebessüm ederek ve
geçiştirerek… Belki hayâlimdeki gibi ‘pilot’ olamadım, uçmayı Tanrı’nın hediye
ettiği kuşlara özendim ömrüm boyunca ama; uçmayı istemekten bir gün bile
vazgeçmedim.
Tahtadan uçak hiç uçar mı?
Önce sağdan soldan topladığım tahta parçalarını bir araya
getirmeye başladım. Ne kadar sağlam tahta varsa, paslı çivilerini tek tek
çıkarıp temizledim. Sonra elime aldığım kalemle, bir parça sigara kartonun
üzerine çizdim ‘hayâlimi…’ Dedim ki; uçmaya buradan başlamak lazım! Paslı
çivilerin elimde bıraktığı iz bulaştı kartona… Tahtalar, çiviler, çizim; herşey
tam aklımdaki gibi olmuştu. Günlerce üzerinde zaman harcadığım uçak artık
hazırdı! Haftasonu gelsin de; babamla gidip Beşparmak’lardan, yüksek bir yerden
uçurayım istemiştim ‘hayâlimi…’
Ve o beklediğim gün gelmişti… Uçmayacağını bile bile,
benimle birlikte taa oralara gelip, tahtadan yaptığım uçağı uçurtmak için
yardım etmişti babam. Uçmayacağını bile bile… Rüzgâr neredeyse hiç yoktu. Uçurumun kenarına kadar koşarak geldim ve bıraktım boşluğa,
günlerimi alan ‘hayâllerimi…’ Çok gitmeden yere doğru çakılan uçağımın ardından
bakakalmıştım. Birkaç dakika uçurumdan aşağı baktıktan sonra; “Hade gidelim,
daha iyi bir uçak yaparık bu defaya…” demişti babam.
Üzerinden yıllar geçti… Ne zaman uçmak istesem şimdi;
hayâllerin, kanatlarla ilgili olmadığını daha iyi anlıyorum. Çünkü uçmayı
seviyorum. Günün sonunda yere çakılacak olsam da…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder