Birkaç
yıl öncesiydi yanılmıyorsam… Yine tek başıma çıktığım tatillerden birine
giderken yanıma aldığım bir kitap vardı. Bu kitap, o zamanlar popüler
kitaplardan biri olmuştu. (Her ne kadar popüler kitapları okumasam da) Siyah
kapaklı, üzerinde “S*ktir et!” yazan ve nedense tam o vakit beni tatile
sürükleyen nedenlerin üzerine gidercesine ilgimi çekti. Hiç tereddüt etmeden
raftan kitabı alıp kasaya doğru yöneldim. Sırada beklerken birkaç sayfayı
karıştırıp neler var diye inceledim. Nedense ilgimi çekmişti. Belki de dediğim
gibi, kitabın adı aklımı çelmişti.
Uçak da düşerse
düşsün, napayım!
Kitabı
okumaya ilk olarak havaalanında başladım. 20-30 sayfa okuduktan sonra daha da
ilgimi çekmeye başladı. “Evet, tam ben de böyle düşünüyordum!” diye içimden
haykırdım. Uçağa binerken kitabı çantama koydum. Kemerlerimizi falan bağladık,
uçak artık kalkıyor… Uaçk fobim yoktur aslında ama, kalkış ve inişte biraz
tedirgin oluyorum elimde olmadan. Kitap beni nasıl bir boşvermişliğe sürüklediyse,
“Aman, düşersa da düşsün, napalım!..” demeye başladım… Kitabı tatilde okumaya
devam ederken yarısına geldiğimi ve aslında boşverecek o kadar çok şeyin
olduğunu farkettim. Ama bir yandan da, fazla boşvermişliğin neticesinde,
bencilliğin ortaya çıkabileceğini anladım. Tam da o noktadan sonra kitabı yarım
bıraktım, boşverdim o kitabı…
Boşver be gardaş, o
gaybetti…
Diye cümleye başlarsa
derdinizi anlattığınız arkadaşınız, lütfen arkadaşınızın fabrika ayarlarına
dönmesine yardımcı olun. Çünkü o “boşver” kelimesinin içi boş. Yani sizin
derdinizi anlayıp çare üretmek yerine, sanki biraz o boşveriyor bu derdi gibi
geliyor bana. Böyle konularda yakın dostlarınız size boşver diyebilir elbet,
ancak size çözüm önerileri sunuyorsa ve sizi anlamaya çalışıyorsa; boşver diye
de cümleyi bitirmesi anormal değil o zaman… Günün sonunda, boşverip boşvermemek
size bağlı. Aynı sorunlardan yorulup devam etmek istemiyorsanız, zaten siz
boşvermek için birşeyler yapmaya başlarsınız. Ya da boşvermek için gerekli
malzemeleri toparlayıp hazırlık yapmaya başlarsınız. Aslında size kim ne derse
desin, siz boşvermeye başlamadıkça bunu yapamazsınız zaten.
Dile kolaydır boşverebilmek…
Boşverdim falan diyebilirsiniz, umrunuzda olmadığını
göstermek için karşınızdaki insanı da görmezden gelmeye çalışabilirsiniz.
Bunlar, boşvermişlik göstergesi gibi görünse de, içinizden bunu gerçekten
yapmak istemiyorsanız veya birşeyler size engel oluyorsa, pek bir anlam ifade
etmiyor o boşvermişliğiniz. Bu size ve sevdiklerinize zarar verebilir uzun
vadede. Sizin etkilendiğiniz iyi ve kötü şeylerden, sizi sevenler de etkilenir
çünkü. Can Yücel’in de dediği gibi “…Gönlün rahat mı? Sen elinden geleni yaptın
mı? O zaman olmuyorsa, zorlamayacaksın...” Şimdi size kalan, arkanıza yaslanıp
derin bir iç çekerek, boşvermeye çalıştığınız şeylerle neden halen uğraşmaya
çalıştığınız gözden geçirmek. Geriye kalanlar mı? Boşverin gitsin…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder