Otuz veya 30. Yazıyla
ya da rakamla, nasıl yazarsanız yazın, aynı şekilde okunuyor. Ortalama 10950
gün hayatta kalmanız durumunda, şeffaf bir ‘berisgân’ içerisinde size sunulan
şeye 30 yaş deniyor(muş). Ben de geçenlerde öğrendim. 30 olunca başın göğe
falan da ermiyor. Sabahları yine aynı taraftan uyanıp, aynı monotonlukla
hayatta kalmaya ‘çalışıyorsunuz’. 20’li yaşlardayken, 30’lara ulaşınca çok
farklı olacakmış gibi geliyor ya herşey, sahiden çok mu farklılaşıyor tüm
renkler?..
Yolun yarısına ‘5 kala
35 yolun yarısıysa,
70 yolun tamamı mı oluyor? 100’de bölüm geçme falan var o halde. Saydıkça daha
mı kolay geçer hayat? Ya da nerede kaldığımızı mı hatırlatmak asıl amaç? Yoksa
saymadan yaşamak, sadece ‘yaşamak’ mı makûl olan? Bunu okurken bile aslında
hayatınızdan gidiyor, bir nevi hayatınızdan çalıyorum belki de. O yüzden
şimdiden özür dilerim.
Yokuş aşağı giden zaman
Hep bir söylem vardır
ya; “Bir yaştan sonra, zaman yokuş aşağı gider…” diye. Çocukken, hiç
geçmeyeceğini düşündüğümüz bir kavramdır oysa… Bir an önce büyüyüp, çocukluk
aşkınızla evlenmeyi dilersiniz ilk önce. Sonra, hayalini kurduğunuz mesleği
icra etmek sırayı alır. Araba kullanmayı hayal etmekle devam eder bunlar ve ‘rol
model’ olarak belirlediğiniz kişi gibi olabilmeyi istersiniz büyüyüp. Sonra
dönüp bakıyorsunuz, bunların bazılarında eksik parçalar kalmış. Tıpkı, tamamlanmaya
çalışan bir yap-boz misalî…
29 buçuk’lu yaşlar…
Tabi, hiç 30 yaşına
gelmeyen arkadaşları da unutmamak lazım. Onlar genelde 29 ile 29 buçuk arasındaki
zaman diliminde takılıyorlar. Direkt olarak 31 yaşına yatay geçiş yapma
durumlarına sahipdirler. Bu durum da, 30 yaş sendromunu atlatmaya bir
alternatif olabilir. 30 yaş sendromunu da, yaratan toplumun bu tablodaki
imzasını yadsımamak gerek. Sendromu da yaratan zaten bizden başkası değil.
Geçti…Artık çok ‘g e ç’ mi?..
Takvime baktığında
gördüğün suret neticesinde, ‘Baykuş’un zamanından…’ tabiri gülümsüyorsa yüzüne;
çoğu şey için geç olmuştur artık. Ama herşey için geç değil. Çoğu şey için geç
olan, geçen zamanın geçtiğidir. Gelecek, geçmişte değil, yine gelecek
olandadır. Takvime veya aynaya bakabiliyorsan eğer, daha yapacak çok şeyin var
demektir. Geç olan birşey varsa, o da ‘geç’ kalmaktır. Gecikmeden yaşayın,
yaşamadan gecikmeyin sakın!
BU ARADA;
30 yaşla ilgili Murathan Mungan’ın da bir şiiri var.
Ondan ufak bir alıntı yaptım:
“…daha vakit var diye
dönüp de bir gün
kaldığımız yerden, hepsini birden
yaşarız sandık
oysa emanetmiş bizim sandıklarımız
içlerinde kilitli kalmış onca şeyle
günü geldi
aldılar…”
dönüp de bir gün
kaldığımız yerden, hepsini birden
yaşarız sandık
oysa emanetmiş bizim sandıklarımız
içlerinde kilitli kalmış onca şeyle
günü geldi
aldılar…”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder