Pazartesi diyete
başlıyorum!
Özellikle Pazar
günleri, adeta bir gelenek haline dönüşen Mangal Partilerine kimse hayır diyemez.
Bir de Cuma akşamı meyhane geleneği ile başlayan ‘ravellada et bırakmama’
huyumuz, şüphesiz en belirgin özelliklerimizdendir. Kişi başına düşen et
tüketim oranını nüfusa göre hesaplasak, çıkan sonuca Guinness Rekorlar Kitabı ‘Fransız’
kalır.
Ayşaba’nın gelini Pilates’e yazılmış…
Haftasonu oluşan
kalori yükünü, psikolojik de olsa atlatabilmenin yollarını ararken, bir de
baktık ki, bitmek bilmeyen bir ‘Pazartesi Diyeti Yanılgısı’nın içine girmişiz.
Peki nedir bu Pazartesi Diyeti Yanılgısı? Şimdi efendim, haftasonu mangaldaki
et şişteki kuyruk yağını ayırmakla başlayan psikolojik rahatlama yöntemi,
şeftalinin terpini ayırmak, kanat kebabındaki kanadın üzerindeki deriyi
sıyırmaya yönelik girişimlerle devam eder. Ardından kaçınılmaz sorular ve
öneriler ortaya çıkar: “Bu elbise da göbeğimi çıkardı ortaya” , “O yaşlı
gadıncığı dinledim, o da dedi kebap sağlıklıymış” , “Ayşaba’nın gelini
Pilates’e yazılmış” , “Salona başlaylım yarın?” “Bu yaz lazım yüzelim sağlam” gibi sorular ve
öneriler, yemeğin konusunun öne çıkan başlıkları gibi olmaya yeter de artar
bile.
‘Pirinçli’ değil ‘Bilinçli’ tüketim
Spesifik verilere
dayanmadan söylemek gerekirse, ülkemizde şeftali, pirzola ve et şiş kebabı ipi
ilk sıradan göğüslüyor. Kimi diyetisyene göre bunları ‘bilinçli’ tüketmek
zararlı değil, aksine yararlı. Tabi ‘bilinçli’yi ‘pirinç’li diye algılayıp da
“Pilavla tüketince bir zararı olmazmış…” diyeni de duymadım değil hani.
Günümüzde, ambalaja girmiş ürünlerin zararlarının, şeftali kebabındaki yağ
oranından daha tehlikeli olabileceğini de söyleyen kesimler de bulunmakta.
Kendi adıma söylemek gerekirse, bu bana da mantıklı geliyor. Umarım bu da
yanlış anlaşılıp ‘Mantılı bir hareket’ olmaz.
İnternetten ‘layk edilen’ kebaplar…
Yemeyi-içmeyi seven
bir toplum olduğumuz kadar, paylaşmayı da seven bir toplumuz. Özellikle
komşuluk ilişkilerinin henüz bozulmadığı 10-15 yıl öncesine kadar, mahallede
mangal yakan biri oldumu, hem nezaketen hem de “Kokusu var…” diye komşularıyla
paylaşmaktan mutlu olurdu. Şimdi yine paylaşıyoruz, ona şüphe yok tabi. Sosyal
medya sayesinde anında yüzlerce kişi bunu görebiliyor. Üstelik kokusuz.
Diyet değil, niyet önemli
Burada belirli bir
Pazartesi’nden bahsetmek çok güçtür. Diyete başlayan kişinin niyeti psikolojik
bir rahatlama ile gerçeklik arasındadır. Diyete başlama niyetinde olan, o an
başlayabilir mesela. Böylece kendimizi Pazartesi ile diyete başlama
yanılgısından kurtarabilmek mümkündür. Kendinize iyi bakın.
BU ARADA;
İskandinav’ların şöyle bir Atasözleri varmış:
Az kork, çok umut et; az ye, çok çiğne;
az homurdan, çok nefes al; az konuş, çok anlat; az nefret et, çok sev ve en
güzel şeyler seninle olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder