Daha ötöğö gün (öteki gün, bir önceki gün) aldığın kararlar
bile bugün vadesini doldurmuş olabilir. Pazartesi başladığın diyet kararı bile,
bugün kendini kuyruk yağının mangalda çıkardığı sese bırakmış olabilir… Bir
daha yüzünü görmek istemiyorum o mendeburun dediğin şahs-ı muhteremin telefon
numarasını çevirirken de bulabilirsin bugün kendini. Daha ötöğö gün ayaklarına
dolanan, seni her gördüğünde miyavlayan o kedi, sana bugün yüz vermeyebilir
mesela…
Değiştiremediğin değişikliklere, değinmek
Evet, birkaç gün önce birşeyler oldu ve sen bunlardan dolayı
bazı kararlar almak durumunda kaldın. İçerisine “Artık…” diye başlayan
cümleleri koyduğun heybenle birlikte ilerliyorken, durup bir düşünmekte fayda
var; hakikaten bu değişimlere hazır mıyım? Aldığım kararlarla, kendi kaleme gol
atmadığımı nasıl bilebilirim? Ya da hangi kalemle yazdığım kararları,
silebilirim?.. Yoksa, tek kalem; aldığım kararların arkasında durmak mıydı?
Belli bir zaman sonra, bir insanın karakterinin değişimine şahit olmak daha
güçtür. Mesela, olgun bir zeytin ağacının dallarını düşünün. Dalları ne kadar
çok zorlamaya çalışırsan, kırılma sesine o denli şahit olursun…
‘Sen çok değiştin’ yanılsaması
Halbuki pek değişmemiştir kimse. Sen o şahsa bakış açını
ayarlarken, alıcının ayarlarıyla fazla oynadığından kaynaklanabiliyordur böyle
yanılsamalar. Evet, bir nevi illüzyon! Sana hep mavi görüneni, ışıktan ötürü
siyah görebilmen mümkündür. Aynı maviyi, beyaz olarak da görebilirsin belki;
bilemiyorum. İşte bunlar hep o an, nasıl bir ışığın size eşlik ettiğine
bağlıdır. Ya da senin, nasıl baktığından çok nasıl gördüğüne… O ışığın, seni
nasıl gösterdiğine hiç tanık oldun mu peki? Ya sen de artık farklı bir rengin
kucağına sığınmışsan ve bundan haberin yoksa? Nereden biliyorsun? Ne kadar
eleştiriye açık oldun bu konuda? Yoksa, “Ben bilirim öyle olmadığımı”
yanılsaması mı eşlik ediyor sana bu yolda?
O, zaman iyi yanılmalar!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder