24 Ekim 2016 Pazartesi

BUGÜNE EN UZAK GÜN; ÖTÖĞÖ GÜN...

Daha ötöğö gün (öteki gün, bir önceki gün) aldığın kararlar bile bugün vadesini doldurmuş olabilir. Pazartesi başladığın diyet kararı bile, bugün kendini kuyruk yağının mangalda çıkardığı sese bırakmış olabilir… Bir daha yüzünü görmek istemiyorum o mendeburun dediğin şahs-ı muhteremin telefon numarasını çevirirken de bulabilirsin bugün kendini. Daha ötöğö gün ayaklarına dolanan, seni her gördüğünde miyavlayan o kedi, sana bugün yüz vermeyebilir mesela…

Değiştiremediğin değişikliklere, değinmek

Evet, birkaç gün önce birşeyler oldu ve sen bunlardan dolayı bazı kararlar almak durumunda kaldın. İçerisine “Artık…” diye başlayan cümleleri koyduğun heybenle birlikte ilerliyorken, durup bir düşünmekte fayda var; hakikaten bu değişimlere hazır mıyım? Aldığım kararlarla, kendi kaleme gol atmadığımı nasıl bilebilirim? Ya da hangi kalemle yazdığım kararları, silebilirim?.. Yoksa, tek kalem; aldığım kararların arkasında durmak mıydı? Belli bir zaman sonra, bir insanın karakterinin değişimine şahit olmak daha güçtür. Mesela, olgun bir zeytin ağacının dallarını düşünün. Dalları ne kadar çok zorlamaya çalışırsan, kırılma sesine o denli şahit olursun…

‘Sen çok değiştin’ yanılsaması

Halbuki pek değişmemiştir kimse. Sen o şahsa bakış açını ayarlarken, alıcının ayarlarıyla fazla oynadığından kaynaklanabiliyordur böyle yanılsamalar. Evet, bir nevi illüzyon! Sana hep mavi görüneni, ışıktan ötürü siyah görebilmen mümkündür. Aynı maviyi, beyaz olarak da görebilirsin belki; bilemiyorum. İşte bunlar hep o an, nasıl bir ışığın size eşlik ettiğine bağlıdır. Ya da senin, nasıl baktığından çok nasıl gördüğüne… O ışığın, seni nasıl gösterdiğine hiç tanık oldun mu peki? Ya sen de artık farklı bir rengin kucağına sığınmışsan ve bundan haberin yoksa? Nereden biliyorsun? Ne kadar eleştiriye açık oldun bu konuda? Yoksa, “Ben bilirim öyle olmadığımı” yanılsaması mı eşlik ediyor sana bu yolda?


O, zaman iyi yanılmalar!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder